Aşılması gereken bir duvar: Sahne kaygısı (ıı)  
Belma Alper Uğurlu

Belma Alper Uğurlu

Aşılması gereken bir duvar: Sahne kaygısı (ıı)  

18 Mart 2019 - 11:35

Bir önceki sayıda sahne kaygısını ele almış ve bu konu üzerinde durmaya devam edeceğimi söylemiştim. Geçen sayıda temel olarak, kişilerde kaygı yaratan durumlara değinmiş, sahne kaygısını oluşturan birçok etken olduğundan söz ederek, bunların içinden “yetersizlik hissi”ni ele almış ve sahne kaygısı ile ilişkisini açıklamıştım. Ayrıca, bu durumu yenmek adına yapılabilecekler üzerinde durmuştum. Bu sayıda da sahne alan kişilerin sahne kaygısı ile başa çıkabilmelerine farklı açıdan yaklaşacağım.
Kaygıyı; “Kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu.” olarak tanımlamıştık Türk Dil Kurumu sözlüğündeki tanımıyla. Daha tanıma bakarak bile rahatlamak mümkün aslında. Nasıl mı? İşte bu da bir yaklaşım. “..mış gibi düşünmek” yoluyla zihnimizde yarattığımız negatif ihtimaller bütününe kaygı diyorsak eğer, biz de o negatif “mış gibi düşünme”nin  yerine, pozitif “mış” gibi düşünmeyi koyabilirsek, sihirli değneği önce kendimize ve sonra hayatımızda bizi saran her şeye dokundurmuş oluruz, öyle değil mi? Aslında yapılması gereken, önce düşünce tarzımızı değiştirmek ve basitleştirmek. İnsanoğlu ne kadar komplike yaklaşırsa olaya beyin de o derece karmaşık cevap buluyor.
Kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle sahneye çıkmak. Ya başaramazsam, ya yapamazsamlarla performans sergilemeye çalışmak. Oldukça yorucu olduğu söylerken bile yayılan enerjiden belli. Sahneye bu düşüncelerle çıkan insanlarla yapılan görüşmeler sonucunda şöyle bir sonuca ulaşılmış: kaygılandıkları konuların birçoğu gerçekleşmemiş ancak onlar kaygı ile hareket ederken bambaşka olumsuzluklara sebep olmuşlar. Yani kaygılandığınız durumun yaşanma ihtimali çok düşük. Her şeyden önce bunu beyninize anlatmanız gerekli.
Sadece sahne kaygısında değil hayatımızın her anında durum böyle. Geçenlerde hava günlük güneşlikti. Bunu fırsat bilip birkaç işimi halledebilmek için evden dışarı çıktım. Fakat yaklaşık kırk beş dakika sonra hava birden bulutlarla kaplandı. Yanaklarımı ve ellerimi ısıran bir rüzgâr esmeye başladı. Ve birkaç dakika içinde de gök yarılırmışçasına bir ses çıkararak gözyaşını boşaltmaya başladı. Şimdi bu durumda, o gün hava birden bire kötüye döndü ve yağmur yağdı diye benim bir daha hava günlük güneşlik olsa da şemsiye mi taşımam gerekiyordu? Şemsiyenin ağırlığını elime, “unutmamalıyım” sorumluluğunu da zihnime yükleyerek mi dolaşmam gerekiyordu? Hatta hava birden bire soğuyabilir, ellerim üşüyebilir diye güneşe aldırmadan çantama bir de eldiveni mi yüklemem gerekiyordu? Ya da; “ben güneşe aldandım, hata yaptım” diye kendi mi mi suçlamalıyım bundan sonra?  Günlük güneşlik havada bile takrar yağmur yağacak”mış gibi” mi çıkmalıyım soğuğa; yük üstüne yükle?
Elbetteki böyle bir şey yapmadım, yapmayacağım. Hatta belki siz de benzer bir durumla karşılaşsanız, eminin siz de yapmazdınız. Kendinizi öngörebildiğiniz akışa bırakır ve işinize bakardınız. Yağmur, Güneş, yaşanması gereken ne varsa… Almanız gereken önlemi alır ve yolunuza devam ederdiniz. Güneşi tadını çıkarırdınız.
Sahneye çıkmayı da böyle bir şey olarak algılayabilir misiniz? Siz önleminizi alarak, tüm hazırlıklarınızı yaparak sahneye çıktıktan sonra başınıza gelme ihtimali olarak düşündüğünüz her şey çantanıza yüklediğiniz gereksiz yükünüzdür. Sizi yormaktan ve sizi yolunuzda zorlamaktan başka hiçbir işe yaramazlar. Hayatta her şey insan için. Ancak olumsuzlukların yaşanma ihtimalini düşünerek işkenceye döndürdüğümüz her adım bize negatiflikler olarak dönecektir.
Bir yaşam koçu olarak size iki soru sormak istiyorum:
Sahneye çıkmak üzeresiniz. Düşünün; bu güne kadar kaç performansınızda seyircinin karşısında sizi zor duruma sokan durum yaşandı? … Muhtemelen bulmakta zorlanıyorsunuz. Şimdi bu olumsuz sorunun cevabını aramayı bırakın ve sorunuzu bir de pozitif ele alın. Bugüne kadar sahnedeki başarılı performanslarımın sayısı kaç? Muhtemelen saymakta zorlanıyorsunuz. ; )      
Elbetteki bir çok sorunla karşılaşmışsınızdır bu güne kadar ancak performansınızı sergilerken seyircinin bundan haberi var mıydı? Yoksa bir şekilde problemi çözmeyi başarmış mıydınız? İşte o varolan problemleri çözdüğünüz anlara odaklanın. Bunu nasıl başardınız? Hangi yönünüz bunu başarmanızı sağladı?
Beyne olumsuz sorular göndermek beyindeki olumsuz dosyaları açtırır. Kötü şeyler olacak düşüncesiyle kaygı hissettiğiniz anlarda o güne kadar yaşadığınız başarılı performansları aklınıza getirerek hem vücudunuzun hormon dengesini olumlu yönde değiştirirsiniz. Hem de zihniniz beyninizi programlayarak negatifliklere kendini kapatır. Ve yaşanacak olası negatif durumlarda da en pratk çözümü bulmaya odaklanır.
            Sahneye çıkarken eğer bir konuda “mış gibi” düşüneceksen o da her şey çok güzel olacak”mış” gibi düşünmek olsun sevgili okur. Sadece sahne için değil hayatında attığın her adımda, elinden geleni yap, tüm önlemleri al ve  evrenin tüm enerjisinin senin yanında olmasını dile. Gerisi mi: Su akar, yolunu bulur.
            Gelecek sayıda farklı bir açıdan bakışla…
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum